Sesin Anatomik Yolculuğu
- Mustafa Alıçlı
- 23 Şub 2024
- 3 dakikada okunur

Isının ve Sesin Anatomik Yolculuğu
Isının ve sesin anatomik yolculuğu, beş duyumuzla algılayamadığımız parçacık düzeyinde gerçekleşir. Alman matematikçi Gottfried Leibniz “Nesneler birbirine çarptığında ne olur?” diye sorduğunda, takvim yaprakları 17.yy’ı gösteriyordu. İki bilardo topunun çarpışması esnasında kuvvet aktarımı olduğunu görmüştü. Bir nesneden diğerine aktarılan o şeye, “yaşayan kuvvet” adını verdi. Bugün hareket enerjisi olarak bildiğimiz yaşayan kuvvet, maddelerin birbirleriyle etkileşim içinde olduğunu açıklıyor. Çıplak gözle göremediğimiz bu etkileşim sonucunda, ısı ve ses çevreye yayılıyor.
Isının Anatomik Yolculuğu
Isının anatomik yolculuğu, doğru bilinen yanlışların açıklığa kavuşturulmasıyla daha net anlaşılacaktır.
· Isı enerji değildir. Bir benzetmeyle ifade edecek olursak, enerji para ise ısı çek gibidir. Birine borcunuz olduğunu ve çekle ödediğinizi düşünün. Çek para değildir; ama tahsil edildiği anda sizin hesabınızdan para çıkışı olur, alacaklının hesabına yatar. Yani çek ile para aktarımı sağlanır. Bunun gibi ısı da enerjinin kendisi değildir ancak, enerjiyi aktarmaya yarar.
· Isı sıcaklık değildir. Madde, tanecikli yapılardan oluşur. Bu tanecikler titreşir. İşte sıcaklık, taneciklerin titreşmesini sağlayan hareket enerjilerinin ortalamasını gösterir ve santigrat ile ifade edilir. Sıcaklık bir ölçüdür.
· Isı, enerji aktarımıdır. Bir maddenin iç enerjisi diğer maddeye aktarılır. Bu aktarım, aralarında sıcaklık farklı bulunan maddelerden; sıcak olandan soğuk olana doğru yapılır. Isı iletimi tamamlandığında, aktarım yapılan cismin iç enerjisi artmış olur. Bu artışı, taneciklerin titreşim hareketlerindeki hızlanma olarak gözlemleriz. Hızlanarak birbirlerine çarpan taneciklerin sıcaklığı da artmış olur. Isı ile kastedilen, enerjinin aktarım sürecidir.
· Isı doğrudan ölçülemez. Ancak kalorimetre kabıyla ölçüm yapılabilir.
Isının akış yönü her zaman sıcak olandan, soğuk olana doğru gerçekleşir. Günlük hayatta çayımızı bardağımızda bıraktığımızda, soğuduğunu görürüz. Çünkü sıcak olan çaydır ve ısının iletimi çaydan havaya doğru olur. Aynı şekilde dondurmanın erimesi, kendisinden sıcak olan havanın ısı iletimine maruz kalması nedeniyledir. Evlerimizde de sıcaklık dışarıya doğru kaçmaya meyillidir. Bunu engellemek için ısı yalıtım malzemeleri kullanılır. Bu malzemelerin özelliği, düşük ısı iletim katsayısına sahip olmasıdır. CelluBOR ısı yalıtım malzemeleri, hem düşük ısı iletimi katsayısına sahiptir hem de püskürtme uygulamasıyla ısı köprüsü oluşmasına izin vermez.
Sesin Anatomik Yolculuğu
Ses bir enerjidir. Ancak sesin meydana gelebilmesi için şu şartların gerçekleşmesi gerekir:
· Titreşim üreten bir ses kaynağı olmalı. Katı, sıvı ve gaz maddelerin tanecikli yapısı titreşir. Tıpkı insanlardaki ses telleri gibi. Akciğerlerden gelen havanın yaptığı basınçla ses telleri titreşir ve ses oluşur.
· Titreşimin yayılabileceği bir ortam gerekir. Katı, sıvı ve gaz maddeler titreşimin yayılması için uygun ortamı sunar. Oysa uzay boşluğunda sesin yayılması mümkün değildir. Sesin havada yayılma hızı saniyede 340 m iken, katı maddelerde saniyede 6000 m, sıvılarda ise 1500 m’dir. Bahsi geçen sayılar yaklaşık değerleri ifade etmekle birlikte sıcaklık, tuzluluk, yoğunluk oranları yayılma hızını etkiler.
Ses, dalgalar halinde yayılır. Bir hoparlörü düşünelim. Müziği açtığımız anda, hoparlörün hemen yanındaki hava tanecikleri sıkışmaya başlar ve aralarındaki mesafeyi koruyabilmek için birbirlerini iterler. Bu itme hareketiyle ileriye doğru bir dalga oluştururlar. Hoparlörün önüne koyulacak kap içindeki alevin hareketleri gözlendiğinde, itme hareketi somut bir şekilde görülecektir.
· Ses algıladığımız frekans aralığında olmalı. Bunun için titreşim hızına bakılır. Bir saniyede gerçekleşen titreşim sayısına frekans denir. Titreşimin ses olarak algılanabilmesi için, frekans değerinin 20-20.000 Hz arasında olması gerekir. Duyamadığımız ses için, var diyemeyiz.
· Ses algılayabildiğimiz şiddette olmalı. Bunun için ses kaynağı ile aramızdaki mesafe önemlidir. Sesin şiddeti desibel ile ifade edilir ve sesi ilk duymaya başladığımız nokta, “sıfır desibel” olarak kabul edilir. Ses kaynağından uzaklaştıkça sesin şiddeti de azalır.
Sesin iletimi ses dalgaları ile gerçekleşir. Denize bir taş attığınızı düşünün. Hemen akabinde taşın düştüğü yerde dalga oluşur. Ses dalgaları da taşıdıkları enerjiyi ortama bu şekilde yayarlar. Sesin özelliği, yaydığı dalga ile maddelere çarparak yankı oluşturmasıdır.
Sıradan bir evin ortam sesi 50 dB iken, normal bir konuşma sesi 60 dB kadardır. 85 dB’den fazla olan sesin işitilmesi, rahatsızlık verir. Kapalı alanlarda gürültü kirliliğinden kurtulmak için sesin yayılımının engellenmesi gerekir. CelluBOR’un A sınıfı ses yutucu yalıtım malzemeleri, istenmeyen sesleri keser. Dahası düzensiz ve elyaf dokusuyla, yankı ve çınlamayı önler.
Comments